Avukatlar içlerindeki çocuğu öldürür mü?

Bilen değil, yapan kazanır

Çok uzun yıllardır, binlerce kişiyle Koçluk hakkında konuştum, koçluk yaptım, hayatlara dokundum. Geçmişte almış olduğum mühendislik eğitiminin katkısı ile, analitik düşünerek, kişiyi en kısa zamanda, en kısa yoldan ve en az efor ile hedefine ulaştırmaya ve bunu yaparken de, coşkulu bir şekilde hareket edip, başarısı sayesinde daha pozitif ve dinamik olmasına katkım oldu.

Bu binlerce kişi içinde, hedefe ulaştırmadaki başarı oranım oldukça yüksektir. Ancak koçluğun başarılı olamadığı yada doğru iletişim tarzını yakalayamadığım ve başarı oranımı düşüren tek bir meslek grubu var: “Avukatlar”

Uzun yıllardır, neden Avukatlar ile nitelikli seanslar yapamadığımı düşünür dururdum. Avukatların çoğu kişisel gelişime oldukça ilgili, Arabuluculuk yaparken bir çok kişisel gelişim yöntemini kullanıyorlar. Müvekkilleriyle doğru iletişim modelini kurarak, kısa sürede net bir şekilde istediklerini anlatıyorlar. mahkemelerde bir iki dakika içinde, bir dosyayı özetleyip, sonucu müvekkili lehine çevirebilecek beceriye sahipler. Sorun bende olmalı diye düşünüyordum. Yakın zamanda bu sorunun cevabını buldum.

Koçluk bilinçaltına yapılır. Biz koçluğu yaparken, kişinin görünümüne, mesleğine, başarısına, maddi durumuna değil sadece içindeki çocuğa koçluk yaparız. mesleklerinin getirmiş olduğu, savunma mekanizması sayesinde, Avukat arkadaşlarımın, içindeki çocuğu çıkarmakla ilgili, yada kimliğinden çıkmakla ilgili çok güçlü savunmalarının olduğunu anladım. Bir Avukata bir soru sorduğunuzda, hemen filtrelerden geçirerek bilinçli bir şekilde cevap verme eğilimindedirler. Oysa ki bilinçaltı ile doğru iletişim için bilinçli düşünme dışında bir iletişim olması gerekmektedir.

Koçluk seansında, bilinçaltı ile iletişim için, yani kişinin özüne ulaşmak için, biz yargısız dinler ve yönlendirme yapmayız. Bu sayede kişi kendisi olur. Hatta kendisine itiraf bile edemediği şeyleri değiştirmeye karar verir. Bu seviyede öze inmek özellikle Avukatlık mesleğine sahip dostlarımızda zor olduğundan, koçluk yapmak zorlaşmaktadır.

Yukarıda da dediğim gibi, Avukat arkadaşlarımız, kişisel gelişim ile çok ilgili oldukları halde, içlerindeki çocuğu çok derinlere sakladıkları bir gerçektir. Bu gerçek ne tür sorunları ortaya çıkarabilir diye sesli düşünelim.

Gönül ilişkilerinde, içinizdeki çocuğu ortaya çıkaramazsanız, bu ilişki sanırım robotik bir ilişkiye döner. Aşık olamaz, size aşık olduğunu söyleyen birine de şüphe ile yaklaşırsınız. Bu şüphe ilişkileri nasıl etkiler.

Koçluk ile çok iyi öğrendiğim ve uyguladığım bir özelliğim var. Seansa girdiğim anda, başka biri oluyor, Süleyman kimliğimden çıkıyor ve Koç oluyorum. Süleyman’a dair her şeyi orada unutuyorum. Seanstan çıktığımda da Koç kimliğimi bir kenarda bırakıp, kendim olmayı başarıyorum. Bunu başaramadığım ilk yıllarımda, ilişkiler ve seanslar bir birine o kadar giriyordu ki anlatamam.

Biz koçlar tavsiye vermeyiz ancak, Avukat dostlarımız için bu noktanın altını çizmek istiyorum. Hukuku, dosyayı ve davayı, kalması gerektiği yerde bırakıp, içinizdeki çocuğu yaşatırsanız, eminim daha fazla sever ve sevilirsiniz.

Siz Avukat dostlarımız, daha adil bir dünyada yaşamak için tüm gücünüzle çalışıyorsunuz. Bunu yaparken, kendinize de adil olup, içinizdeki çocuğu yeşertmeniz, eminim sizleri daha mutlu ve huzurlu hissettirecektir.